Ortaçağ Medeniyetleri ve Göçler
Konuyu Öğren
Bu bölümde, Ortaçağ'daki büyük göç hareketlerini, Avrupa'daki feodal düzenin oluşumunu ve Avrupa Hun Devleti'nin tarihsel gelişimini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Kavimler Göçü
Kavimler Göçü, 4. yüzyılın sonlarında başlayarak Avrupa'nın demografik, siyasi ve kültürel yapısını kökten değiştiren büyük çaplı bir göç hareketidir. Bu süreç, farklı kavimlerin zincirleme yer değiştirmesiyle şekillenmiş ve tarihin akışını derinden etkilemiştir. (PDF Sayfa 1-2)
Nedenleri
Kavimler Göçü'nün temel tetikleyici unsurları şunlardır:
- Hunların İlerleyişi: 374-375 yıllarında Kuzey Hunları, Balamir liderliğinde İtil (Volga) Nehri'ni geçerek batıya doğru hareket etti. Bu hareket, diğer kavimleri domino etkisiyle yerinden etti.
- Çevresel ve Ekonomik Faktörler: Kuraklık, otlakların azalması ve tarım alanlarının verimsizleşmesi, göçebe toplulukları yeni yaşam alanları aramaya itti.
- Nüfus Artışı: Artan nüfus, mevcut kaynakların yetersiz kalmasına neden oldu ve kavimler arasında rekabeti artırdı.
- Roma'nın Zayıflığı: Roma İmparatorluğu'nun iç karışıklıklar, ekonomik sorunlar ve askeri zayıflıklarla mücadele etmesi, sınırlarını savunmasız bıraktı ve göçmen kavimlerin bu bölgelere yönelmesini kolaylaştırdı.
Gelişimi
Kavimler Göçü, bir dizi olayla şekillendi:
- Hunların İlk Temasları: Hunlar, önce Alanlarla karşılaştı. Alanların bir kısmı Hunlara katılırken, diğerleri batıya sürüldü.
- Germen Kavimlerinin Hareketi: Alanların baskısı, Ostrogotlar ve Vizigotlar gibi Germen kabilelerini yerlerinden etti. Ostrogotlar, Hun egemenliğine girerken, Vizigotlar Roma topraklarına sığındı.
- Domino Etkisi: Vizigotların hareketi, Vandallar, Süevler, Burgundlar, Franklar, Angıllar ve Saksonlar gibi diğer Germen kabilelerini de göçe zorladı. Bu kavimler, Roma'nın zengin ancak savunmasız topraklarına yöneldi.
- Roma Topraklarında Kaos: 378'de Hunlar, Tuna Nehri'ni geçerek Trakya'ya ulaştı. Aynı dönemde Vizigotlar, Roma ordusunu Adrianopolis Savaşı'nda yendi. Bazı Hun grupları Anadolu'ya akınlar düzenledi.
- Vandalizm: Vandallar, Roma şehirlerini yağmalarken tahripkâr davranışlarıyla ünlendi. Bu davranışlar, günümüzde "vandalizm" terimiyle anılır.
Sonuçları
Kavimler Göçü, Avrupa ve dünya tarihinde dönüm noktası oluşturdu:
- Roma'nın Bölünmesi ve Yıkılışı: 395'te Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrıldı. Batı Roma, 476'da Germen lider Odoacer tarafından yıkıldı.
- Germen Devletlerinin Kuruluşu: Göç eden kavimler, Roma topraklarında kendi krallıklarını kurdu (örneğin, Vizigotlar İspanya'da, Franklar Galya'da). Bu devletler, modern Avrupa milletlerinin temelini oluşturdu.
- Feodalizmin Temelleri: Merkezi otoritenin çökmesiyle yerel yönetimler güç kazandı, bu da feodal düzenin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
- Kültürel ve Dini Değişimler: Katolik Kilisesi, otorite boşluğunda güç kazandı. Skolastik düşünce egemen oldu ve "Karanlık Çağ" olarak adlandırılan dönem başladı.
- Türk Kültürünün Tanıtımı: Hunlar aracılığıyla Avrupalılar, Türk kültürünü (örneğin, atlı göçebe yaşam tarzı ve savaş taktikleri) tanıdı.
- Tarihsel Dönüşüm: İlk Çağ sona erdi, Orta Çağ başladı.
Örnek: Adrianopolis Savaşı (378)
Vizigotlar, Roma İmparatoru Valens'i Adrianopolis'te yendi. Bu savaş, Roma'nın askeri zayıflığını ortaya koydu ve Kavimler Göçü'nün Roma üzerindeki yıkıcı etkisini hızlandırdı.
Avrupa'da Feodalizm
Feodalizm, Orta Çağ Avrupa’sında siyasi, sosyal, ekonomik ve hukuki düzeni şekillendiren bir sistemdir. Kavimler Göçü sonrası Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle ortaya çıkan otorite boşluğu, bu sistemin gelişimini hızlandırdı. (PDF Sayfa 3)
Feodalitenin Ortaya Çıkışı
Feodal sistem, Germen krallıklarının Kutsal Roma Germen İmparatorluğu çatısı altında birleşmesiyle şekillendi:
- Roma'nın Çöküşü: Batı Roma’nın yıkılmasıyla merkezi yönetim ortadan kalktı. Yerel liderler, güvenlik ve düzen sağlamak için güç kazandı.
- Toprak Dağıtımı: Krallar, sadakat ve hizmet karşılığında soylulara toprak (fief) verdi. Bu, feodal düzenin temelini oluşturdu.
- Güvenlik İhtiyacı: Sürekli savaşlar ve istilalar, bireyleri güçlü liderlere (süzerenlere) bağlanmaya itti.
Feodal Sistemin Özellikleri
Feodalizm, aşağıdaki unsurlarla tanımlanır:
- Toprak Temelli Yönetim: Siyasi güç, ekonomik refah ve sosyal statü, toprak sahipliğine dayanıyordu. Toprak, sistemin ana zenginlik kaynağıydı.
- Himaye Sistemi: Süzeren (koruyan) ve vasal (korunan) arasındaki bağ, feodal düzenin çekirdeğini oluşturdu. Vasallar, süzerenlerine askerlik ve sadakat borçluydu.
- Hiyerarşik Yapı: Toplum, kraldan köylülere kadar katı bir hiyerarşiyle düzenlenmişti. En büyük süzeren kraldı, ancak yerel derebeyler (kont, duk) çoğu zaman daha etkiliydi.
- Sınırlı Kral Yetkisi: Krallar, soylularla güç paylaşımı yaptı. Örneğin, 1215’te İngiltere’de Magna Charta, kralın yetkilerini sınırlandırarak soyluların gücünü artırdı.
- Kapalı Ekonomi: Malvarlıkları (topraklar) ihtiyaç kadar üretim yapıyordu. Ticaret sınırlıydı ve şehirler küçüktü.
- Skolastik Düşünce: Din, eğitimi ve düşünceyi şekillendirdi. Kilise, entelektüel hayatı kontrol ederek skolastik felsefeyi yaygınlaştırdı.
- Toplumsal Sınıflar:
- Soylular: Kontlar, dukalar ve diğer toprak sahipleri, siyasi ve askeri gücü elinde tutuyordu.
- Din Adamları: Papa, piskoposlar ve rahipler, dini ve entelektüel otoriteye sahipti.
- Burjuvalar: Şehirlerde yaşayan tüccar ve zanaatkârlar, siyasi haklardan yoksundu.
- Köylüler: Serbest köylüler azınlıktaydı; çoğunluk serflerden oluşuyordu. Serfler, toprakla birlikte alınıp satılabilen, özgürlüğü kısıtlı bireylerdi.
Feodalizmin Etkileri
Feodal sistem, Avrupa’nın yapısını uzun süre şekillendirdi:
- Yerel Yönetimlerin Gücü: Merkezi otorite zayıflığı, yerel derebeylerin bağımsızlığını artırdı.
- Kilisenin Rolü: Kilise, hem dini hem de siyasi bir güç olarak feodal düzenin temel taşlarından biri oldu.
- Kültürel Durgunluk: Skolastik düşünce, yenilikleri sınırladı ve Avrupa’yı bilimsel ilerlemeden uzak tuttu.
Örnek: Magna Charta (1215)
İngiliz Kralı Yurtsuz John, derebeylerin baskısıyla Magna Charta’yı imzaladı. Bu belge, kralın keyfi vergiler koymasını engelledi ve soyluların haklarını korudu, feodal düzende önemli bir dönüm noktası oldu.
Avrupa Hun Devleti
Avrupa Hun Devleti, 4. yüzyılın sonlarında Hunların Avrupa’ya ulaşmasıyla kurulan güçlü bir imparatorluktur. Bu devlet, kısa sürede geniş bir coğrafyayı kontrol altına alarak Avrupa tarihini derinden etkiledi. (PDF Sayfa 4-5)
Kuruluş ve Yükseliş
Hunların Avrupa’daki serüveni şöyle gelişti:
- Balamir Dönemi: 375’te Balamir liderliğinde Hunlar, Macaristan’a yerleşti. Alanları ve Ostrogotları egemenlik altına alarak Kafkaslar’dan Elbe Irmağı’na uzanan bir imparatorluk kurdu.
- Genişleme: Hunlar, Germen kabilelerini batıya sürerek Kavimler Göçü’nü dolaylı olarak hızlandırdı. Güçlü atlı orduları, rakiplerine üstünlük sağladı.
Önemli Liderler ve Dönemler
Avrupa Hun Devleti, birkaç lider altında zirveye ulaştı:
- Uldız Dönemi: Uldız, dış politikada denge kurdu. Doğu Roma’yı baskı altında tutarken, Batı Roma ile iyi ilişkiler geliştirdi. Bu strateji, Hunların gücünü pekiştirdi.
- Rua Dönemi: 422’de Balkan Seferi düzenledi ve Doğu Roma’yı vergiye bağladı. Rua, devletin idari yapısını güçlendirdi.
- Attila Dönemi (434-453): Hunların en parlak dönemiydi. Attila, “Tanrının Kırbacı” lakabıyla anıldı ve hem askeri hem de diplomatik başarılarıyla ünlendi.
Attila’nın Seferleri
Attila, geniş fetihleriyle Hun Devleti’ni bir dünya gücü yaptı:
- Margus Antlaşması (434): Doğu Roma’ya ağır şartlar dayattı; yıllık vergi alındı ve savaş esirleri iade edildi.
- 1. Balkan Seferi (441-442): Bizans’ın antlaşmayı ihlal etmesi üzerine düzenlendi. Hunlar, Balkan şehirlerini ele geçirdi ve vergi artırıldı.
- 2. Balkan Seferi (447): Anatolyus Antlaşması ile vergi üç katına çıktı. Niş’te bir pazar kuruldu, bu da Hunların ekonomik gücünü artırdı.
- Galya Seferi (451): Katalan Ovası Savaşı’nda Roma-Germen ittifakıyla karşılaştı. Savaş kesin bir sonuç vermedi, ancak Attila’nın gücü Avrupa’ya korku saldı.
- İtalya Seferi (452): Kuzey İtalya’yı talan etti. Papa I. Leo’nun ricasıyla Roma’yı bağışladı ve geri döndü.
Çöküş
Attila’nın 453’teki ani ölümü, devletin sonunu hazırladı:
- Taht Kavgaları: Attila’nın oğulları arasında çıkan anlaşmazlıklar, devleti zayıflattı.
- Parçalanma: Merkezi otoritenin kaybı, Hunların birliğini dağıttı.
- Kültürel Asimilasyon: Hunlar, Türk kimliklerini kaybederek Karadeniz’in kuzeyine çekildi ve diğer kavimlerle karıştı.
Örnek: Katalan Ovası Savaşı (451)
Attila, Galya’da Roma ve Germen ittifakına karşı savaştı. Bu savaş, Avrupa’da güç dengelerini test etti ve Hunların askeri kapasitesini ortaya koydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder